Müziğe başlamak ve iyi düzeyde enstrüman çalmak için hiç kimsenin, herhangi bir yaşta yeteneğe veya olgunlaşan yaşı sebebiyle gecikmişlik hissetmesine ihtiyacı yoktur. Yetkin bir eğitmen ve doğru öğrenim metodolojisiyle her birey, bunu bir beceri olarak hayatına katabilir. Tabii ki meslek olarak düşünenler için yetenek olmadan doruğa ulaşılamaz. Ancak amaç, herkesin profesyonel müzisyen olması değil, müziği anlaması, hissetmesi ve sihirli dünyasına katılabilmesidir.
Kaç yaşında olursanız olun, sahip olduğunuz bütün karakteristik yapı, genetik özellikleriniz ve beslenme şeklinizden kaynaklanır. Genetik ve epigenetik süreçler anne ve babanın tecrübelerinin çocuğa aktarılabildiğini gösteriyor ancak hiçbir müzisyenin çocuğu müzisyen olarak doğmuyor. Doğuştan gelen yetenek dediğimiz olgu aslında yok. Doğuştan yetenekli dediğimiz hiç kimsede böyle bir yetenek yok. Sadece dikkat ve ilgi alanlarımızın belirli bir yöne kaymasına neden olabilecek genetik yatkınlıklar ve çevre yönlendirmesi mevcut.
Enstrüman eğitiminde, özellikle eğitim-öğretim hayatını geride bırakmış yetişkin bireylerin, yaşları kaynaklı geciktiklerini düşündüren bu kaygı yersizdir. Üstelik ailesinin diretmesiyle küçük yaşta enstrüman eğitimine başlayıp, hevesi olmadan çalgısını seslendirip, uygulaması gereken pratikleri aksatarak en sonunda müzikten soğuyan bir miniktense, yetişkin ve bilinçli bir birey olarak elde edilmek istenen bu girişim, sürece severek ve daha sabırlı yaklaşılacağından çok daha hızlı ve pozitif bir sonuç doğuracaktır.