Hayatın bizi meşgul kıldığını zannettiğimiz sonu gelmeyen bu koşuşturmacada, esas meselenin ‘’sürecin ta kendisi’’ olduğunu çoğu zaman unutuyoruz. Müzik yaparak deşarj olan çocuğumuzu okul başarısını düşürdü diye çaldığı enstrümana yasak koyarak cezalandırmak hep daha zararsız göründü gözümüze.. ya da işten yorgun gelip dinlenme aktivitesi olarak televizyon başına geçmek hep daha kolay oldu. Oysa ertelediğimiz şey enstrüman çalmanın çok ötesinde bir kavram. Eğitilmiş bireyin çok boyutlu düşünmesi ve evrensel değerleri algılayabilmesi, etkili bir müzik eğitimi ile yakından ilgilidir.
Ailede ya da çevrede yetişkinlik çağına kadar fazlaca olumsuzluk ve destek eksikliği yaşayan bir bireyin, inanç sistemininde olumsuz etkileneceğini ve bu durumun hayatına istediği şekilde yön verme konusunda onu tökezleteceğini söylemek yanlış olmaz sanırım.
Her gün az da olsa sanatın herhangi bir dalı ile vakit geçiren bir insan, ruhuna iyi bakmış, an’ın keyfini çıkarmış, bilinç düzeyini arttırmış demektir. Buda insanlarla birlikte yaşanacak mutlu, medeni, özgün ve kaliteli bir ‘’zaman’’ yaratmaz mı ?
ELBETTE YARATIR !
Müziği seven insanı sever, toplumu sever, yaşamı sever, eşsiz bir ruh gücü ve zenginliği kazanır. Enstrüman eğitimi, öğrencinin kişisel gelişiminde çok yönlü ve olumlu etkiler yaratır.